Yapılan tövbenin kabulü için kılınan iki rekatlık namaz. Mendup sayılan nafile bir
ibadettir.
Bir Müslüman, insan olarak bir günah işlerse, bundan pişmanlık duyması
yani tövbe etmesi gerekir.
İşlenen her çeşit günahtan dolayı Allah Teâlâ'ya tövbe etmek
ve bir daha işlememek üzere
"kalbi azim"de bulunmak esastır.
İşlediği günahlarına pişman olan kişinin Allah'ın fazl ve
keremine, tövbeleri kabul ediciliğine
sığınmaya ihtiyacı vardır. Bunun için iki rekat namaz kılarak
işlediği günahtan dolayı
mağrifet olunmayı dilemesi menduptur.
Tövbe namazı ile ilgili bir
hadis râviyeti
şöyledir:
"Ali bin Ebî Talib (r.a) den şöyle demiştir: Ben Resulullah
(s.a.v)'den bir
hadis işittiğim zaman, Allah dilediği kadar beni o hadisten yararlandırdı. Başkası
ondan
bana hadis rivâyet ettiği zaman râviye yemin teklif ederdim. Yemin ettiği zaman onu
tasdik
ederdim. Ebû Bekir (r.a) da bana bir hadis rivâyet etti. Ebû Bekir doğru söyledi. Dedi ki,
Resulullah (s.a.v): "Günah işleyen bir adam, günah işledikten sonra abdest alır, abdestini
(sünnet ve âdâbına dikkat ederek) güzelce alır, sonra iki rekat namaz kılar, ve
günahının
mağrifetini Allah 'tan dilerse, Allah ona mağrifet eder buyurdu" (İbn Mâce,
Sünen, Kitabü
İkametü's-Salât, 193).
Aynı hadisin diğer bir rivâyeti de
şöyledir:
...Esma b.
el-Hakem, Ali (r.a)'yi şöyle derken işittim, demiştir: "Ben
Resulullah (s.a.v)'den bir şey
duyduğum zaman Allah'ın dilediği ölçüde onunla amel
etmeye çalışan biriyim Efendimizin
ashabından birisi bana bir hadis verirse, ondan yemin
etmesini ister, yemin ederse kabul ederim.
Ebû Bekir (r.a) doğru söyler-bana şöyle haber
verdi: "Resulullah (s.a.v)'ı "Bu kimse bir günah
işler de akabınde güzelce abdest alır,
sonra kalkıp iki rekat namaz kılar ve Allah'tan
bağışlanma dilerse, Allah onu mutlaka
bağışlar" derken işittim, Resulullah devamla: "Onlar fena
bir şey yaptıklarında veya
kendilerine zulmettiklerinde Allah 'ı anarlar..." meâlindeki ayeti
sonuna kadar okudu" (Ebû
Davûd, Sünen, Vitr, 26).
Bu rivâyetler, işlenen bir günahtan
sonra yapılan tövbenin
o günahın bağışlanmasına vesile olacağına işaret etmektedir. Fakat
kaide olarak
tövbeden önce Allah Resulunun ifadesiyle "güzelce sünnete ve adâba rivayeten
abdesti
alınması, ardından da iki rekat namaz kılınması gerekir.
Tövbe ve istiğfardan
önce kılınan iki rekat namaz kişiyi dünyadan ve dünya zevklerinden uzaklaştırıp Allah'a
yaklaştırır. Yaptığı rükû ve secdeler Allah'ın huzurunda ihtiyaç ve zaafına, onun gücü
karşısında aczine işaret eder. Bu ruh hali içerisinde Rabbine el açıp dua eden, af dileyen
kişinin
dua ve tövbesi kabul edilmeye daha lâyıktır. Ayrıca yapılan kötülükten sonra
namaz kılmakta,
...İyilikler kötülükleri giderir." (Hud,11/114) meâlindeki ayet-i kerimenin
ifade ettiği manânın
tahakkuku görülmektedir (Ebu Davud, Sünen, terc. heyet, 6/23,
Ayrıca bkz: Tefsiru Sindî, Âl-i
İmran, 14; Tirmizî, Salât, 181; Ahmed b. Hanbel, I,
2-9-10).
Rivâyette geçen ayetin tam
meâli şöyledir: "Onlar fena bir şey
yaptıklarında vera kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı anarlar,
günahlarının
bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar
yaptıklarında bile bile direnmezler" (Âl-i İmran, 3/135).
Ayet-i Kerime'deki "fena
birşey"den murat, "zina misali çok çirkin, görülen fiiller, bunun yanında büyük günahlar ve
başkasını da ilgilendiren günahlardır" (M. Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II,
1177).
"Kendine
yani nefse zulüm "de tefsirlerde geçtiği şekliyle, zina kaydı
olmadan herhangi bir günah veya
başkasını ilgilendirmeyen, başkasına dokunulmayan
günahlar ve küçük günahlardır (Seyyid
Kutub, Fizilâl-il-Kur'an, terc. heyet, II, 454; İbn
Kesir, Tefsir, terc. B. Çetiner, B. Karlığa, IV,
1370; M. Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II,
1177).
Bütün bunlardan anlaşılan odur ki, Allah'ın
muttaki kullarının hasbelbeşer
işledikleri herhangi bir günahta derhal Allah'ı hatırlayarak haya
ve korkularından dolayı
günahlarına tövbe etmeleridir.
Bunun da çıkar yolu Allah
Resulununn öngördüğü
şekilde iki rekat namaz kılıp daha sonra istiğfar etmeleridir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ÖZLÜ SÖZLER
Hayatını Neye Adadın?
Gavs-ı Bilvanisî Abdülhakim Hüseynî k.s. şöyle der:
“İhlâs, Alemlerin Rabbi olan Allah’ın emir ve hükümlerini sadece onun rızası için yapmak, bütün gücünü bunun için sarfetmektir. İhlâs, ilahî emirlere sebat göstermenin özüdür. İnsan kıymet verdiği ve düşündüğü şeye göre kıymet kazanır. Hayatını şöhret ve şehvete adayan kişinin sonu hiç kuşkusuz hüsrandır.”
Özel Arama

0 yorum:
Yorum Gönder