AŞÛRE GÜNÜ

Aşûre gününde, âile ferdlerine, yeme içme ve elbise bakımından, elini açık tutmak mendûbdur.
Çünkü Beyhâkî ve Taberânî’nin Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’den rivâyet ettikleri Hadîs-i şerîfte: Cenâb-ı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:
“Aşûre gününde âilesi için bolluk sağlayan kimseye, Allâhü Te‘âlâ da, bütün senesinde bolluk sağlar.” diye buyurmuşlardır.
Sâdece Aşûre gününe mahsûs olmak üzere kına yakmanın, sürme çekmenin fazîletli olduğuna dâir rivâ-yetler sahîh değildir; (belki)mekrûhtur.
Aşûre gününde Kerbelâ vak‘asını canlandırmak câiz değildir. Çünkü bu, râfızîlerin şiârıdır (âdetidir). Bunu hatırlamak isteyen olursa, önceSahâbe-i kirâm (r.a.e.)’i hatırlar, sonra gâye olarak değil; Onlara ittibâ‘ ederek (uyarak) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a.)’yı hâ-tırına getirir (hatırlar) ki bu şekilde davranmakta beis yoktur. (Aksine fazîlet vardır ki bu da, ashâb-ı kirâm (r.a.e.)'e ittibâ‘ etmektir ve ehl-i sünnet şiârıdır.)
(M. Alâeddîn, el-Hediyyetü’l-Alâiyye Terc., 345. s.)
HADÎS-İ ŞERÎF
“Ramazân orucundan sonra tutulan oruçların en fazîletlisi Allâh’a izâfet ile şereflendirilen Muharrem ayındaki oruçtur. Farz namâzlardan sonra kılınan en fazîletli namâz da gece namâzıdır.” (Müslim)
“Farz namâzı kıldığınız zaman her bir farz namâzdan sonra on defa: Lâ-ilâhe illa’llâhu vahdehû lâ-şe-rîkeleh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ-külli şey’in kadîr deyiniz. Böyle diyene bir köle azâd etmiş gibi ecir yazılır.” (Buhârî)
0 yorum:
Yorum Gönder