RESÛLULLAH’IN DIŞ GÖRÜNÜŞÜ
Resûlullah,ne uzun ne de kısa olup orta boylu idi. Fakat insanlarla yan yana durduğu zamanuzun gözükürdü. Bu sebepten uzun boylu olmaya daha yatkındı. İki omuz arasıgeniş olup ten rengi parlaktı. Başı büyükçe, alnı açıktı. Kaşları gür olup ikikaşının arası açıktı. Hatta bu açıklık saf gümüş gibi parlaktı.
Gözlerinin karası çok kara, beyazı çokbeyazdı. Ancak beyazında kırmızılık vardı. Dişlerinin arası tam bitişikdeğildi. Dişlerinin bu durumu beyaz bulut salkımları gibi idi. Saçları çokkıvırcık ve düz olmayıp, bu ikisi arasında dalgalı idi. İnsanların en güzelboynuna sahip olup, ne kısa ne de uzun boyunlu sayılırdı.
Ensesi güneşe verüzgâra açıktı, gümüş gibi parlaktı, altın sürahiyi andırırdı. Göğsü genişti.Vücudunun eti yumuşaktı. Teni ay gibi parlaktı. Kasığı ile göbeği arasında,kamış kalem gibi uzayan tüyleri vardı. Teni ay gibi parlaktı. Göğsü ve karnındabaşka tüy yoktu. Karın bölgesinde üç boğum olup, birisi belden aşağıyı örttüğüiçin içerde kalır, ikisi dışardaydı. Omuz başları büyükçeydi. Bunlarınbüyüklüğü, omuz başlarının çıkıntılarından belli olurdu. Arkası da genişti. İkiomuzu arasında peygamberlik mührü mevcuttu. Bu mühür sağ tarafa daha yakınolup, üzerinde sarıya yakın siyahça bir ben vardı. Çevresinde at yelesi gibitüyler mevcuttu. Dirsekleri, kolları beden yapısına uygun olarak irice idi.Bilek mafsalları kalındı. Avuçları geniş olup parmakları uzundu. Parmaklarınınşekli gümüşten yapılma kamış kaleme benzerdi. Avuç içi ipekten daha yumuşakolup güzel koku saçardı. Şayet elinin iç kısmını bir çocuğun başı üzerine koysameydana gelen koku, diğer çocuklar arasında belli olurdu. Belden aşağı giydiğiizâr altındaki oyluk kısmı dolgundu. Bedenindeki yağlanma oranı dengeliydi.Hatta bu durum vefatına kadar devam etmiştir. Bedenindeki et sarkmadan ilkhalini korudu, yaşlanmanın ona tesiri olmadı. Yürüyüşü sanki bir kayadantutunur ve basamaktan iner gibiydi. Ağır yürüyor görünmesine rağmen kimse onugeçemezdi. Bir tarafa bakmak istediğinde sadece boynunu çevirmez, bütün vücuduile bakardı. Teni beyazlıkta ve saflıkta inciye benzerdi. Hatta misk gibikokardı. Sözün özü onu anlatan şöyle demektedir: “Onun benzerini ne daha önce,ne de daha sonra asla görmedim.”

RESÛLULLAH’IN İÇ DÜNYASI, GÜZEL HUYLARI, ÖRNEK AHLÂKI

Bubölümde onun güzel huylarından, edeplerinden örnekler anlatılacaktır. YüceAllah Peygamberimiz’i güzel huylarla donatıp, “Gerçekten sen en güzel ahlâka sahipsin” (el-Kalem 68/4) diyerekgüzel huyları ona nisbet etmiştir. O insanların en yumuşak huylusu, enkahramanı, en adaletlisi, en çok affedeni ve en cömerdi idi. Evinde bir kuruş,bir altın dahi barındırmamıştır. Hanesinde ihtiyacından fazla bir şey olursavakit gece de olsa onu muhtaçlara dağıtmadan evine girmezdi. Kendisinden birşey istendiğinde yok demezdi. İnsanların en doğru konuşanı idi. Son derecealçak gönüllü ve yumuşak tabiatlıydı. İnsanlarla geçimi çok iyiydi. Büyük hayasahibiydi. Hiç kimsenin yüzüne uzun süre bakmazdı.
İnsanlarıniçinde sessizdi. Fakat bu sessizliği kibirden kaynaklanmıyordu. Konuşmaları çokaçık ve anlaşılırdı. Sözü fazla uzatmadan anlatırdı.
Kendisinebir bardak süt verilse dahi hediyeyi geri çevirmezdi. Verilen hediyelerinkarşılığını fazlasıyla öder, gelen hediyelerden yer içerdi. Ancak sadakadanyemezdi. Öfkesi nefsi için olmayıp rabbi için olurdu. Netice aleyhine de olsahaklı olanı uygulardı. Göğe doğru fazla bakmayıp, bakışı çoğunlukla yere doğruolurdu. Onu ilk gören içinde bir ürperme hissederdi. Aradan biraz zaman geçip,onu tanıyınca ona karşı sevgisi artardı. Yapısı nazik olup içi ve dışıyumuşaktı. Bu sebepten öfkesi ve hoşnutluğu yüzünden belli olurdu. Eğer onu bir şey üzersesakalı ile çok oynardı. Dinleyenin iyi öğrenmesi için aralıklı konuşup iyiceanlaşılması için, konuştuğu cümleyi bazan üç defa tekrarlardı. Devamlı hüzünlüve düşünceliydi. Bundan dolayı rahatı yoktu. İhtiyaç hissedilmediğindekonuşmazdı. Çok ağlayıp içlenirdi. İhtiyaçlarını görmek maksadıyla çaresiz vedul kadınlarla ilgilenirdi. Ayakkabılarını kendisi tamir eder, elbisesininsöküğünü kendisi dikerdi. Koyununu sağar, bazan da kadınlara hizmet ederdi.Bazan ayakkabısız yürürdü.
Kâfirve münafık ayırt etmeksizin hastalara geçmiş olsun derdi. Cenaze törenlerinekatılırdı. Müminlerin kabirlerini ziyaret eder, onlara selâm verir ve onlarınbağışlanmaları için dua ederdi.
Ata,deveye ve eşeğe binerdi. Bu hayvanlar bazan eğerli, bazan da eğersiz olurdu.Fakat çoğunlukla eğerli olurdu. Ancak katır Arap bölgelerinde az olmaklaberaber kendisine bir katır hediye edilmiş olup ona binerdi. Bazan da arkasınabirini alırdı. Arkasına aldığı, kölelerinden veya hanımlarından biri olurdu.Yoksullarla oturur, fakir ve kimsesizlerle yemek yerdi. Toplumda itibarıolanlara ikramda bulunur, ileri gelenlerle tanışır ve görüşürdü. Bazankâfirlerden ileri gelenlere, kendisine alışmaları için tevazu da gösterirdi.Onları ilâhî saltanatın ortaya çıktığı bir yer olarak görürdü. Bu nedenle şöylebuyurmuştur: “Bir milletin ileri geleni yanınıza gelirse, ona ikram edin.”
Hoşunagitmeyen bir duruma vakıf olduğunda, onu yapanın bizzat yüzüne söylemezdi.
Konuşmalarındaşaka mahiyetinde mizah yapar, ancak sadece gerçeği söylerdi.
Bazaneş anlamlı sözler söylemesine rağmen yine de doğruyu dile getirirdi.
Kölelerleoturup yemek yerdi. Onlara ikram amacıyla din kardeşlerinin bağlarına,bahçelerine giderdi. Muhafız tutmadan düşmanlarının arasına girip gezerdi.Dünya işleriyle alâkalı hiçbir iş, onu şaşırtmazdı. Yokluktan dolayı da hiçbirfakiri küçümsemezdi.
Hiçbirkral saltanatından dolayı ona korku vermezdi. Herkesi ayırt etmeksizin aynıhisler içinde Allah yoluna çağırırdı. Bir defasında ona, “Bu kâfirlerinaleyhine duada bulun” denildiğinde onlara, “Ben sadece rahmet için gönderildim.Allahım, milletim bilmiyor, onları doğru yola ilet” karşılığını vermiştir.
Uygunsuzsöz söylemez, kimseye lânet okumazdı. Cimrilik etmemiş, korkak da olmamıştı.Çarşı pazar yerlerinde bağırıp çağırmamıştır. Kahkaha atarak gülmez, sadecegülümserdi.
Meclistebulunanların beğendiği şeyleri o da beğenirdi. Onların güldüklerine peygamberde gülerdi.
Meclistebulunanlar câhiliyette olan bazı gülünç şeyleri anlatınca o da gülümserdi.İnsanlara karşı davranışı çok geniş ve müsamahalıydı. Herkes, hak ettiklerini alma konusunda, ona göreeşitti.
Hizmetindebulunanlardan hiçbirini azarlamamıştır. Yaptıkları bir şey için de, “Neden bunuböyle yaptın?” dememiştir. Yapmadıkları bir şey için de, “Bunu neden yapmadın?”diye de sormamıştır. Bu durumlarda o kişi şöyle değerlendirme yapardı. “Olmasımukadder olsaydı olurdu.” Allah yolunda onun rızâsı için yaptığı cihad hariçhiç kimseye eliyle vurmadı. Onun meclisi sükûnet, sabır ve haya meclisiydi.
Biri,olması imkânsız bir iş için onu sıkıştıracak olursa onu terkedip gitmez;bilakis bir miktar beklerdi ki, o durumu kavrasın da gitsin.
Birkimse ile tokalaşırsa, karşı taraf elini çekmeden, kendisi onun elinibırakmazdı.
İnsanlarıbir araya getirmek için yaptığı toplantı, ancak Allah’ı anmak için olurdu. Çoğuzaman oturuşu kıbleye doğru olur, dizlerini, iki eli ile kavrayarak yukarıdiker ve otururdu.
Hanımlarıylaiyi geçinir, onları odalarında ziyaret ederdi. Geçimlerini sağlamada eşitdavranır, onlara gösterdiği sevgi konusunda şöyle dua ederdi: “Allahım,ancak bu kadar yapabiliyorum. Senin yapmaya güç yetirip de benim yapamadığımşey hususunda beni ayıplama.”
Yaptığıbu dua ile hanımlarına karşı sevgi ve cinsî temas hakkında tam eşit muameledebulunamadığını anlatırdı.
Çocuklardahi olsa karşılaştığı herkese selâm verirdi.
Yanınagelene minderini verir, bazan da üzerindekini onun altına sererdi. Oturmakistemeyen çıkarsa ısrar eder, oturmalarını sağlardı.
Normalhalde de kızdığı zaman da daima gerçeği dile getirirdi.
Nasihattebulunduğu zamanlarda gözleri kankaplamış gibi kızarır, âdeta bir orduya gelebilecek tehlikelere karşı uyarırdı.
Sevimlibir haberden bahsettiğinde yüzü nurlanır, bir ay parçası haline gelirdi.
Ashabınıönde yürütür, bir kişi de olsa arkada yürümesine engel olur ve şöyle buyururdu:
“Arkatarafımı meleklere bırakınız.”
Hiçbirkötülüğe karşı benzeri ile ceza vermez; bağışlar ve affedici olurdu.
YüceAllah tüm güzel halleri onda toplamıştı. Her yönden yöneticiliğin mükemmelliğiondaydı.
O, yazması ve okuması olmayan biri olupcahiller ülkesinde yetişti. Ancak yüce Allah huyların en güzelini ona öğretti.

HZ.PEYGAMBER’İN YEMEK EDEBİ
Onunyemek âdeti, ne bulursa onu yer; zorlama şeklinde olmayanı severdi. Hazır biryemek olursa, onu geri çevirmez, ayıplamazdı da. Hoşlanırsa yer, hoşunagitmezse bırakırdı.
Deveeti, koyun eti, tavuk eti, balık eti, yaş ve kuru hurma yerdi.
Tazesütü içtiği gibi içine bir şey katılan sütü de içerdi.
Hurmaile ekmek, sirke ile ekmek ve yağlı ekmek yerdi.
Kızartılmışve kurutulmuş koyun etini ve kabağı severek yerdi. Yemek yerken kaplarınkenarından yerdi.
Tiritizeytinyağı ile, ekmeği de kaymakla yemeyi severdi.
Yiyecekherhangi bir şey bulamazsa sabreder, hatta midesinin üstüne taş bağlardı.
Bazanhurma kalıntısı dahi bulamaz, midesini onunla bile doyuramazdı.
Rastgelirse kuş etini yer, ancak avlamak için bir kuşu takip etmezdi.
Kendisineyemek ikram edildiğinde, sofra bezi gibi bir şeyi yere serer, yenilecek şeyionun üzerine kor ve yerdi.
Sinive sofra üzerinde hiç yemek yemedi.
Çoğunluklaüç parmağını kullanarak yemek yerdi, bazan dördüncü parmağından destek alırdı.Tek parmakla yemeyi yasaklar ve şöyle söylerdi:
“Şeytan,tek parmağı ile yemek yer.”
İkiparmakla yemek yemeyi de iyi görmez, şöyle buyururdu:
“Buda, zalimlerin yemek şeklidir.”
Yeredüşen lokmaları alır, yer ve şöyle buyururdu:
“Onuşeytana bırakmayınız.”
Sofradandüşen lokmaları alıp yerdi. Bu konuda da şöyle buyururdu:
“Böyleeden bağışlanır.”
Yemeğebaşlamadan önce, Allah’ı anardı. Yemeği bitirdikten sonra da Allah’ahamdederdi.
Biryere dayanarak yemeğini yemez, dizüstü oturarak yerdi. Bununla ilgili şöylebuyurdu:
“Birköle nasıl yemek yerse öyle yerim; bir köle sahibi karşısında nasıl oturursa oşekilde otururum.”
Etisever, but tarafı hoşuna giderdi. Bir defasında but eti ile zehirlenmişti.
Onunhoşuna giden meyve taze üzüm, kavun ve karpuz cinsi şeylerdi.
İmâmGazzâlî şöyle dedi:
Peygamberimizkavunu, karpuzu ekmekle yerdi. Bunları yerken, her iki elini de kullanırdı.
Çoğuzaman üzümü dalından alıp taze yerdi.
Enfazla yediği hurma ile su idi.
Hindibayı,semiz otunu da severdi. Her ikisinin de fazla dudak çatlamasına ve dalakhastalığına iyi geldiğini bilir, onları yemeye devam ederdi.
Birdefasında, kendisine bir kap içinde bal ile karıştırılmış süt getirdiler, geriçevirdi ve şöyle buyurdu: “Bir kapta iki katığı yiyemem. Bunu haramolduğundan değil büyüklük alâmeti olduğundan iyi görmem.”
Kendievinde olduğu zamanlar tek başına kalkar, yiyeceğini alıp yerdi. Canınınçektiği yemek için evdekileri zorlamazdı.
Tekolarak yemek yemezdi. Balıkla sütü bir arada yemezdi. Sütle beraber ekşili olanbir şeyi beraber kullanmazdı.
İkisıcak yemeği, iki soğuk yemeği, iki kabızlık yapanı, iki ishal yapanı, iki katışeyi birlikte alıp yemezdi.
Pişirilmişet veya kebap edilmiş eti, kurutulmuş etle, taze eti de sağılmış sütle birlikteyemezdi.
Sıcak,katı ve kokmuş yemeği yemezdi.
Bazıyiyeceklerin verebileceği zararı diğerleriyle giderirdi. Meselâ hurmanınzararını kaymakla, karpuzun, salatalığın zararını hurma ile...
Kuruhurma yediği zaman yediklerini hazmetmek için su içerdi.
Şöylebir tavsiyesi vardı: “Uyumadan önce, kolayından bulunanıyiyiniz.”
Sadeekmek de yemezdi.
Yemektenhemen sonra uyumayı yasaklamıştı. Bununla ilgili şöyle buyurmuştu: “Yediğinizşeyleri Allah’ı anarak eritiniz. Tok karnına uyumayınız, kalbiniz katılaşır.”
Suyuüç nefeste ve ağzı ile süzerek, tam doldurmadan içerdi. Bununla alâkalı şöylebuyurmuştu: “Ciğer hastalığı, ağzı doldurup yutmaktan gelir.”
Genelliklesuyu oturduğu yerden içerdi. Zorunlu bir durum olduğunda ayakta içtiği deolurdu.
Soğuksu içmeyi severdi; sıcak su içmeyi iyi saymazdı.
Peygamberimiz su içtikten sonra, artanısağ tarafında oturana verirdi. Hatta solunda oturan yaşlı ve itibarlı da olsafarketmezdi. Böyle bir durum ortaya çıkarsa, “Bu senindir, istersen soldakinitercih edebilirsin.”

Hz.PEYGAMBER’İN GİYİMİ
Giyimkonusundaki davranışları şöyledir. Ketenli, yünlü, pamuklu cinsinden ne olursaolsun giyerdi, ama çoğunlukla pamukluyu tercih ederdi.
Gömlekveya belden yukarısını örten ridâ ile belden aşağısını örten izâr giyerdi.Yeşil renkli giysileri severdi.
Dışelbise olarak hırka, takım elbise, cübbe, kırmızı hulle, kaftan giyerdi. İçelbise olarak da nakışsız, siyah çizgili, etrafı sündüs ipek işlemeli iççamaşırı giyerdi. Kendisine göre iç çamaşırlarının en güzeli gömlekti.
Zayıfbir habere göre don da giymiştir.
Üzerineatlas çekilmiş husrevani cübbe de giymiştir. Sıcak zamanlarda taylasan daörtünmüştür. Bilindiği gibi hicret emrini alıp yola çıktığı gün üzerindekielbise bu şekildeydi.
Altınaherhangi bir şey giymeden başına sardığı iki sarığı vardı; biri siyah, diğeribeyaz olup çoğunlukla beyazı kullanırdı. Sarıksız giydiği başlığı da vardı.
Sarığınınucunu, çoğunlukla arka taraftan iki omuzu arasına bırakırdı.
Kullandığısarık, başa zorluk verecek kadar büyük değildi. Sıcaktan ve soğuktan muhafazaedemeyecek kadar da küçük değildi.
Busarığın eni, boyu ile ilgili bir bilgi yoktur. Taberî şöyle bahsetmiştir: “Osarığın boyu yedi zirâ ve eni de bir zirâ... (her zirâ 75-90 cm. kadardır). Busarık yünlüydü.”
Ancak,bu haberin doğruluğu tam tesbit edilememiştir.
Ayrıcabulut (sehab) diye bir sarığı vardı; onu Hz. Ali’ye bağışladı. Ne zaman ki, busarığı sarınmış olarak Hz. Ali göründüğünde, Peygamberimiz şöyle söylerdi: “Alibulut (sehab) içinde size geliyor.”
Giydiğielbiselerin hepsi ayak bileklerinin üstündeydi. Bazan da baldırının yarısınakadar uzanan elbise giyerdi.
Elbiselerinigiyerken, devamlı sağdan giyer, çıkarırken de soldan çıkarırdı. Elbiselerinigiyerken şu duayı okurdu: “Edep yerlerimi örtecek ve benigüzelleştirecek kadar giydiren Allah’a hamdolsun.”
Yenibir elbise giydiğinde, eskisini bir fakire bağışlardı.
Dörttarafından sarınıp örtündüğü sarı renkli bir çarşafı da vardı. Boyası yazafirandan ya da veresten olurdu.
Kaşıkendinden olan bir yüzüğü vardı. Üzerinde ise “Muhammedün Resûlullah” yazısıvardı. Bu yüzüğü orta parmağından sonraki parmağına takardı. Bu yüzüğü bazansağ eline, bazan sol eline, çoğunlukla da sağ eline takardı.
Köselemes giyerdi.
Yatağıderiden olup içi hurma lifindendi. Uzunluğu iki ziradan biraz fazlaydı. Eni isebir ziradan bir karış kadar fazlaydı.
Birabâsı da vardı, gittiği yerlere onu götürür, iki kat yapıp altına sererdi.
Çoğuzaman hasır üzerinde uyur, hasırın altında başka bir şey olmazdı. Hiçbir yatağıkötü olarak ayıplamamıştır. Yatacağı zaman ısrarla yatak istemez, bir yatakserilirse üzerinde uyur, serilmezse toprak üzerine yatıp uyurdu.
Güzelkokuyu sever, ikram edildiğinde geri çevirmezdi. Kötü kokudan da hoşlanmazdı.Daha çok galiye, misk ve sük kokularından sürünürdü. Tütsülü kokulardan kâfurve öd de kullanırdı.
Hergözüne üç defa sürme çekerdi.
Onuncâriyeleri, köleleri ve âzatlıları vardı. Âzatlıları daha çoktu.
Alışverişyapardı. Peygamberlikten sonra daha çok satın alırdı. Hicretten sonra üç satışyaptı. Satın aldığı ise çoktu.
Kendisiücretle çalışır, ücretle çalıştırırdı. Ücretle çalıştırdığı daha fazladır.Peygamber olmadan önce ücretli olarak çalışırdı. Bu şekilde ücretli olarakkoyun güttü. Hz. Hatice’nin ticaret kervanını Şam’a götürüp getirdi.
Ortaklıkyaptı, vekil oldu, vekil tayin etti. Çoğunlukla vekil tayin etmiştir.
Kendisinehediye verildiğinde bunları kabuletmiş, karşılığını da vermiştir.
Satınaldıklarına bazan peşin para ödemiş, bazan da veresiye olarak alıp sonradanödemiştir.
Bazanözel, bazı durumlarda da genel mânada; insanlar için Allah katında kefilolduğunu söylemiştir.
Bazızamanlar, bir iş için aracı olmuş, bazan da kendine herhangi bir iş için aracıgelmiştir. Bir defasında, bir kölenin durumu için kadının birine aracı olarakgittiğinde, bahsi geçen o kadın peygamberin bu mesele ile ilgili istediğini kabul etmedi. Bu olaydandolayı o kadına kızmadı.
Allahadına çok yeminler etmiştir. Yapılan araştırmalara göre Allah adına yeminettiği durumlar sekseni aşar. Çoğunlukla şu duayı okurdu: “Ey kalpleri evirip çeviren,kalbimi dinin üzere sabit kıl.”
Şairlerinşiirlerini dinler, onlara hediye verir, elbiseler giydirirdi. Ancak şu da varki, bütün şairlerin kıyamete kadar onun hakkında söyledikleri sözler, kemalderyasından bir damla dahi olması zordur. Şairlerin Peygamberimiz’le ilgilisözleri doğrudur. Fakat başkaları ile alâkalı yaptıkları övgüler çoğu zamanuydurma söz, abartılmış yalanlar olabilir.
Busebepten, Peygamberimiz bu şekilde övgüler yapanlar için şöyle buyurmuştur: “Övücülerinyüzlerine toprak serpiniz.”
Peygamberhayatını yaşarken sadece savunmada kalıp aktif olarak bir şeyler yapmamıştır diyemeyiz.Koşu yapmıştır. Güreşmiştir. Kadın boşamıştır; kadınından uzak durmaya yemin deetmiştir. Onun, her zaman üstün gelmiş olabileceğine inanmak da yanlış birgörüştür.
Oziyafet vermiş, ikram etmiş, aynı zamanda ziyafete de gitmiştir.
Bazıdurumlarda bir ilâçla, bazan karışık ilâçla tedavi görmüş, tedavi de etmiştir.
Kendisibazı hastalıklar için başkalarını okumuş, kendisi de okunmuştur.
Midesini iyice doldurup çok yemektensakınmıştır. İlâhî ve tabii ilâçlarla, değişik hastalıklara ilâç da yapmıştır.

Hz.PEYGAMBER’İN MÛCİZELERİ
Onunmûcizeleri arasında, ayın ikiye bölünmesi başta gelir. Bir defasındaparmaklarının arasından su çıktı; askerin tamamı o sudan içti. Bir el sığmayacak kadarküçük olan kaptan, askerlerin hepsi abdest aldı.
Mesciddebir hurma kütüğü olduğundan bahsedilir ki, peygamber üzerine çıkar ve hutbeokurdu. Minber yapılıncaya kadar hutbelerini o kütüğün üzerinde okudu.Peygamber o hurma kütüğünü bırakıp minbere çıktığında, adı geçen hurma kütüğübir deve iniltisi gibi ağlamaya başladı. Orada bulunan insanlar onun budurumunu görerek sesini işittiler. Peygamberimiz gelip onu kucakladı; bununüzerine sakinleşti. Sonra da hurma kütüğü için bir yer açıldı ve oraya konuldu.
Elinealdığı çakıl taşları ve kendisine getirilen yemek Allah’ı tesbih ederdi. Vahşibir sığır cinsi onunla konuşmuş, bir deve dile gelerek sahibinden şikâyettebulunmuştur.
Dişiceylan ona selâm verdi. Kurt, onun peygamberliğine şahitlik yaptı. Dikiliağaçlar yerlerinden çıkıp ona doğru koştular.
Katâde’ningözü yerinden çıkmıştı; onu yerine koydu, daha sonraları onun gözlerieskisinden de güzel oldu.
Hz.Ali’nin gözleri hastalanmış ve ağrıyordu; onu okuyup üflediğinde ağrısı kalmadıve bir daha gözleri hiç rahatsız olmadı.
İbnEbû Atîk’in ayağı kırılmıştı; kırılan yere elini sürünce eskisi gibi sağlamolmuştu.
Hz.Peygamber, “Übey b. Half öldürülecek” diye bilgi verdi.
SonraUhud Gazvesi sırasında Übey b. Half derisini kaşıya kaşıya öldü.
BedirGazvesi olmadan kâfirlerin kırılacağını ashabına söyledi. Gerçekten onlarınileri gelenlerinin çoğu öldürüldü.
Hz.Osman’ın büyük bir belâ ile karşılaşacağını söyledi ve öyle oldu.
Esvedel-Ansî’nin öldürüleceği yeri bildirdi; bir gece San‘a’da öldürüldü.
Kisra’nınİran’da öldürüldüğünü söylediği gece gerçekten öldürülmüştü.
Hz.Ali için soğuğu sıcağı hissetmeyesin diye dua etti. O da daha sonra ne soğuktanne de sıcaktan rahatsız oldu.
İbnAbbas için dinde fakih olması, anlayışı derin ve tefsiri isabetli olması içindua etti. Gerçekten o bu hususlarda derin bilgi sahibi oldu.
Enesiçin malı,ömrü ve oğlu çok olsun diye dua etti. Yüce Allah ona yüz oğlan verdi. Yüz seneyaşadı ve bahçesinden yılda iki defa hurma aldı.
Utbeb. Ebû Leheb’in oğluna, “Allahım, onun üzerine köpeklerden bir köpekmusallat et” dedi. Bunun üzerine onu bir arslan parçaladı.
HendekGazvesi’nde, bir ölçekten az miktar bir ekmekle bin kadar insan doymuştu.
HuneynGazvesi’nde kâfirlere karşı bir avuç toprak fırlattı; bu toprak onlarınhepsinin gözlerine dolduğu için yenildiler.
Birbaşka konuda şöyle haber verdi: “Azgın bir grup Ammâr’ı öldürecek.”
Hz.Muâviye’nin ordusu onu öldürdü.
Kureyş’tenyüz kadar kişi, kapısının önünde onu gözetliyordu. Onların başlarına bir avuçtoprak saçtı; hiçbiri kendisini göremedi.
Ashabındanbir topluluk oturup konuşurlarken, onlara, “İçinizden biri cehennemlik” diyeseslendi.
Onlarınhepsi dinine bağlı olarak öldü; sadece biri dinden çıkıp mürted olarak öldü.
Kendisiniöldürmek için zehirli yemek verdiklerinde ondan yiyenlerin hepsi öldü, kendisidört sene daha yaşadı.
Gelecektekisavaşlardan haber verip buyurdu ki: “Ümmetimden bir zümre, denizde savaşacak.”
Durumsöylediği gibi oldu.
Başkabir konuda şöyle dedi: “Aile fertlerimden bana ilk kavuşacak olanFâtıma’dır” dediğinde, durum söylediği gibi oldu.
Yinebuyurdu ki: Hanımları arasında, kendisinin ölümünden sonra ilk kavuşacak olanın“eli açık olanıdır” diye vasıflandırdığı çok sadaka veren Hz. Zeyneb ona ilkkavuşan oldu.
Dahadoğurmamış bir koyunun memelerine elini sürünce, ondan süt gelmeye başladı.
Birdefasında, Hikem b. Ebû Asi kendisine alaycı bir tavırla geldi, onun aleyhineşöyle buyurdu: “Hep öyle kal.”
Bundansonra, ölünceye kadar hep öyle irkilip tik hastalığına müptelâ oldu.
Bir kadınla nikâhlanmak istedi. Kadınınbabası onda alaca hastalığı var dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, “Öyleolsun” dediğinde o kadın, hemen alaca hastalığına yakalandı.

PEYGAMBERİMİZ’İNÖZELLİKLERİ
Bubölümde Resûlullah’la ilgili özel durumlar anlatılacaktır.
1.Kendisine vâcip olan şeyler: Kuşluk namazı, vitir namazı, sabah namazının sünneti,kurban kesmek, misvak kullanmak, akıllı kimselerle danışma meclisi kurmak, hertürlü kötülükle mücadele etmek, sayısı çok da olsa düşmana karşı direnmek, ölenmüslümanlardan çok fakir olanların borcunu ödemek, kendisini istemeyen kadınıboşamak, hanımlarını evliliği devam ettirme veya boşanmak hususunda serbestbırakmak, daha sonra vâciplik hükmü kaldırılan teheccüd namazını kılmak.
2.Kendisine haram olanlar: Nafile hükmünde de olsa sadaka almak, kefâret olaraködenen şeyi alıp yemek, okuma-yazma öğrenmek, şiir yazmak ve söylemek, savaşbaşlamadan önce giymiş olduğu zırhını savaş sonuçlanmadan çıkarmak,başkalarının malına göz dikmek, açıkladığının aksine savaşta dövme ve öldürmekgibi işlere izin vermesi, anlaşmalı köleyi ve câriyeyi nikâhlamak, daha çokalmak için bir şeyler vermek.
3.Kendisine mubah olanlar: Dokuz kadından fazlası ile evlenmek. Kendiyakınlarından biri için, “Bunu sana verdim”dediğinde, şahitsiz ve velisiz, tarafların evet deyip kabul etmesiyle nikâhın meydana gelmesi,kocasından boşanmış kadını fazlalık kendisi istekli olursa, onu nikâhınaalması, bahsi geçen bu kadının, anlatılan bu hususta isteğe uyması zorunludur.Peygamberimiz yukarıda sözü edilen kadını, istediği şey karşılığında nikâhınaalabilir. İki taraftan yana da vekil olabilir.
Mescidinyanında bir yere yerleşmek, kerâhet ve birbirine iyice yakın olan namaz vakitlerindenafile namaz kılmak, ganimet mallarından temiz olanını almak, kendine ait hisseilk beraber ganimet malının beşte birini almak, kendisi için yakınları adınaşahitlik etmek, gerektiğinde her ikisi için hüküm vermek, Peygamberimiz birolayın meydana geldiğini söylediğinde bahsettiği şeyin doğruluğuna inanmak veşahitlik etmek, şahitlik eden, ister cahil olsun, isterse bahsedilen konuhakkında bilgi sahibi olmasın buna inanmak zorundadır. Bu olaya bir örnek:Hicret esnasında mağarada Hz. Ebû Bekir ile birlikte olduğunu söylemesi, ayrıcaboş arazilerin kendisi için korunması gerektiğini söylemesi, çok fakir olaninsanlara yeme ve içme hususunda yardımcı olması, uykunun abdestini bozmamasıki, bu durum diğer peygamberler için de geçerlidir.
4. Kendisine ikram edilenler:Hanımlarının başkası ile nikâhlanmasının câiz olmaması, kendisinin sonpeygamber olması, kıyamet koptuktan sonra evvelâ yerin onun için yarılması,cennetin kapısına ilk olarak gelip oraya girmesi, diğer peygamberlerin ondansonra girmesi, ilk şefaatçi olup bu şefaatinin kabul edilmesi, cinlere veinsanlara peygamber olarak gönderilmesi, Allah Teâlâ’nın onun hayatı adınayemin etmesi, kalbinin sürekli uyanık olması, arkadaki şeyleri öndeki gibigörmesi, karanlıkta da her şeyi görebilmesi, ayda ve güneşte onun için herhangibir şaşma olmaması, cesedine sinek konmaması, oturarak namaz kıldığında ayaktakılmış gibi sevap alması, namaz kılanların şehadeti okurken onun ismini anması,onun tavsiyelerini yerine getirmenin vâcip olması, onun yanında yüksek seslekonuşmanın haram olması, ismi ile çağırmanın uygun olmaması, evinin arkatarafından ona seslenmenin uygun olmaması, onun künyesini kullanmanın haramolması, onun mirasının olmaması gibi özellikler ona ikram edilen şeylerdendir.

RESÛLULLAH’INKONUŞMALARI
Resûlullah’ın konuşmaları olarak kabul edilen hadislerinsayısı çok fazladır. Onların miktarını ancak Allah bilir. Biz burada teberrükenyüz civarında alacağız. Bahsi geçecek hadislerin bir kısmı sahih, bir kısmıhasen, bir kısmı da zayıf olup kendisi ile amel edilebilir niteliktedir.

Hz. Muhammed (a.s) şöyle buyurmuştur:
1.   “Mükâfat yapılan gayret miktarıncadır.”
2.   “Sevdiğim birine kim düşmanlık ederse onasavaş ilân ederim.”
3. “Fakirleri gözetiniz, onlara yardımcıolunuz, zira kıyamet gününde onların büyük gücü olacaktır.”
4.   “Dünyada sanki yabancı gibi ol, ya dakendini bir yolcu kabulet. Ayrıca kendini ölmüş, kabre girmiş olanlardan say.”
5.   “Dünyada misafirler gibi yaşayınız.Mescidleri evler gibi değerlendirip irtibatı kesmeyin. Kalplerinizi şefkatledoldurun. Düşünmeyi ve ağlamayı çoğaltınız.”
6.   “Güne başlayanların bir kısmı, o günü tamyaşamayabilir. Yarını bekleyenlerin de bir kısmı ona ulaşamayabilir.”
7.   “Ne yaparsan onun karşılığını bulursun.”
8.   “Âdemoğlu, yapmaya niyet ettiğin güzel şeylehinedir; yaptığın çirkin iş de aleyhine olacaktır. Sen, sevdiklerinlebirlikte olacaksın.”
9.   “Acı da olsa sadece gerçeği söyle.”
10. “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”
11. “Her insana yaratılışına uygun iş, kolaygelir.”
12. “Komşuya iyi davranış, yaşadığınız yerigüzelleştirir, ömrü de bereketlendirir. Komşusuna eziyet edenin evini, Allahkomşusuna bırakır.”
13. “Mümin kardeşinin başına gelen felâkettendolayı hiç sevinme, Allah onu kurtarır, seni belâya sokar.”
14. “Olması mukadder bir işten kaçmakanlamsızdır.”
15. “Allah’ı unutmayasın ki, seni muhafazaetsin; Allah’ı unutma ki önünde bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste,yardım isteyeceğin zaman da Allah’tan iste. Şunu hiç unutma ki, sana faydalı olabilmek için bütün insanlar toplansa sana faydalı olamazlar; şayet sana faydalı olmak istedikleri şeyi Allahtakdir etmişse o ayrı. Yine bütün insanlar, sanazararlı olmak için bir araya gelse sanazarar veremezler; meğerki senin zararına olacak şeyi Allah yazmış olsun.Kalemler yazacağını yazmış, sayfaların mürekkebi kurumuştur.”
16. “Bollukta olduğunda Allah’ı tanı ki,sıkıntılı zamanlarında Allah da seni tanısın. Şunu bil ki, seninle ilgiliolmayan şey sana isabet etmez, sanaait olan da başkasına gitmez. İyi bil ki, yardım sabırla olur; genişlik,sıkıntı ile gelir; kolaylık, zorlukla birliktedir.”
17. “Dünyada, gönül zenginliği içinde bulun ki,Allah seni sevsin. İnsanların elindekine göz dikmeden yaşa ki, insanlar senisevsin.”
18. “Akıllı olma yönünden en iyiniz, Allah’agereği gibi saygı göstereninizdir.”
19. “Dünyalık istemede ölçülü ve güzel olunuz.Herkes için ne yaratılmışsa o gelir ve sahibini bulur.”
20. “Dünyaya kendinizi iyice kaptırmayınız.Çünkü dünyanın Hârât ve Mârât’tan daha sihirli özelliği vardır.”
21. “Hayırla meşgul olma haricinde dilinimuhafaza et.”
22. “Meşgul olduğun işinde samimi ol. Allah azolan şey için de sanamükâfat verir.”
23. Sanagüvenerek emanet bırakanın emanetini zamanı gelince teslim et; sana kötülük yapana senkötülük yapma.”
24. “Allah bir kulu severse onu sıkıntı vebelâlarla dener.”
25. “Allah Teâlâ kendi hükmünün yerine gelmesiniisterse, akıl sahiplerinin aklını başından alır. O hükmedilen bitinceye kadarakıl başta olmaz.”
26. “Allah, bir kulu için hayır murad etmişse,ona kendi özünde bir öğütçü yaratır; dinde bilen eyler.”
27. “Sabaha çıktığında, nefsine akşamı anlatma;akşama ulaştığında da yine nefsine sabahı anlatma.”
28. “Bir insan, ana babasına duayı terkederse,dünyada rızkı kesilir.”
29. “Bir kul mütevazi olursa, Allah onu yedincigöğe kadar çıkarır.”
30. “İnsanlara yüce Allah’tan bahsettidiğinizzaman, onlara zor gelecek kadar, kendilerine kapalı tarafı anlatmayınız.”
31. “Fakirlik durumu size geldiğinifarkettiğinizde, sâlih zatların âdetine uygun olarak:
   Hoşgeldin deyiniz. Şayet zenginliğin sizedoğru geldiğini anlarsanız onun için de şöyle deyiniz:
   Cezası erken gelen bir günah.”
32. “Dünyaya karşı gönlü zengin olan biriylekarşılaşırsanız ona yaklaşınız, çünkü o, hikmet kaynağıdır.”
33. “Bir insanı günaha devam ettiği halde, Allahonun istediğini veriyor görürseniz, onun yavaş yavaş felâkete doğru gittiğinibiliniz.”
34. “Sizden birine, Allah tarafından bir rızıkgönderildiğinde, değişinceye veya elden gidinceye kadar onu bırakmasın.”
35. “Öfkelendiğinde sus!”
36. “Bir kulun günahları çoğaldığında, Allah onaüzüntü verir. Sonunda işlediği günahlar onu küfre sokar.”
37. “Utanmazsan istediğini yap.”
38. “Günahkâr, fâsık bir insandan iyi biri diyeövgüyle bahsedilirse Allah gazaba gelir, arş titrer.”
39.  “Kaza geleceği vakit, göz görmez olur.”
40. “Âhirette, insanlar dirilip kalktığındamükâfatını Allah’tan alacak olanlar kalksın diye seslenildiği zaman, insanlarınhatalarını affedenler kalkar.”
41. “Aklını arttır ki, Allah’a yakınlığın daartsın.”
42. “Allah’tan âfiyet ve bağışlanmanızıisteyiniz.”
43. “Gizli tutarak işlerinize destek bulunuz,zira her nimet sahibi kıskançlığa müptelâ olur.”
44. “Her sanatın ehlini bularak, işinizin tamyapılmasını sağlayınız.”
45. Sanafetva verilmiş olsa da, kalbine danışarak kararını ver.”
46. “Hoşgörülü ol ki, başkaları da sana hoşgörülü olsunlar.”
47. “Kıyamet günü azabın en kötüsü, zalim biryönetici içindir.”
48. “Kıyamet günü en şiddetli azap, ilmininfaydasını görmeyen ilim sahibi içindir. Allah ilmin faydasını ondan almıştır.”
49. “Sizin en güçlünüz, öfke esnasında kendinesahip olandır. Yine sizin endayanıklınız, karşılık vermeye güç yetirmesine rağmen bağışlayandır.”
50. “Sevdiğine Allah rızâsı için yemeğindenyedir.”
51. “Senin en kuvvetli düşmanın, iki kaburgaarasındaki nefsindir.”
52. “Hataların en büyüğünü işleyen insan, çokyalancılardır.”
53. “Hataların en büyüğünü yapanların çoğunluğu,boş işlerle meşgul olanlardır.”
54. “Kulların rızık anahtarları, arz hizasındadır;anahtarlar çoğaldığında kulun rızkı da artar, anahtarlar azaldıkça, kulun rızkıda azalır.”
55. “Merhamet ediniz ki, merhamet bulasınız.”
56. “İnsanların hepsi Allah’ın korumasındadır.İnsanlar içinden Allah’a en sevimlisi, bakmakla yükümlü olduklarına en çokfaydası olandır.”
57. “Amellerin en güzeli, elinden ve dilindeninsanların güven içinde olmasıdır. Bir kul için Allah’ın nimeti arttıkça, onunüzerinde Allah’tan gelen zahmet yükü de büyür.”
58. “Merhamet duygusu, ancak bedbahtın kalbindensilinip atılır.”
59. “Zalim bir yöneticinin karşısında, adaletleilgili bir kelimeyi söylemekten daha kıymetlisi yoktur.”
60. “Zengin birinin, ödemesi gereken şeyigeciktirmesi zulümdür.”
61. “İnsanlarla iyi geçinmeye gayret etmeksadakadır.”
62. “Dinin özü, şüpheli işleri terketmektir.”
63. “İnsanın mutluluğu güzel huylu olmasınabağlıdır.”
64. Sabahuykusu, rızka manidir.”
65. “Sûfî elbisesi giyinip de yaptığı işe vesözüne uygun olmayana yazıklar olsun.”
66. “Ümmetime hadislerimden bahsederken, onlarınanlayabileceği kadarından bahsediniz.”
67. “Lâ ilâhe illallahı sürekli söylemek halktanAllah’ın dargınlığını uzaklaştırır. Bu hal, onların dünya şöhretini âhiretişlerine tercih edinceye kadar devam eder.”
68. “Dünya sıkıntısını çoğaltma! Takdiredilen gelir; rızkın da seni bulur.”
69. “Uygunsuz, sakıncalı bir duruma düşmeendişesiyle sakıncasız işi bırakmayan müttaki olamaz.”
70. “Bir müminin kendini, zavallı güçsüzgöstermesi uygun değildir.”
71. “Ey insanlar, hiç utanmadan yiyemeyeceğinizkadarını biriktiriyorsunuz; içinde oturamayacağınız kadar da büyük binalaryapıyorsunuz.”
72. “Ey insanoğlu, dünyalık şeylerden sana kuvvet verip ayaktatutacak kadarı ile yetin. Ölümlü biri için daha fazlası çoktur ve iyideğildir.”
73. “Akıl gibi tedbir olamaz; güzel huy gibi deasalet olamaz.”
74. “Seni dünyadan ve onun tatlı sütündensakındırmak isterim. Zira onun sütünden kesilmek acıdır.”
75. “En şaşılacak durum şu adamın halidir ki,ebedî âleme inandığı halde, bu aldatıcı, geçici dünya için gayret gösterir.”
76. “Ey dil ile iman ettiğini söyleyen, ancakkalplerine iman girmeyen kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayınız, onlarınayıplarını araştırmayınız.”
77. “Dünyada büyüklük taslayanlar, kıyametgününde zerre kadar küçük olarak diriltilecektir.”
78. “Yüce Allah şöyle buyurdu: Benden başkayardımcısı olmayana kim zulmederse ona gazabım şiddetlenir.”
79. “Kolaylık berekettir, uğurdur, zorluk iseuğursuzluktur.”
80. “Bugün ödül, mükâfat vaad ediliyor. Yarınyarış başlayacak; gaye, cennete ulaşmaktır. Helâk olan da cehenneme girendir.”
81. “Kumaş elbise giren ev, ibretle dolar;şenlik ve sevinç dolunca arkasından sıkıntı gelir.”
82. Yüce Allah, bana şöyle bir vahiy göndermedi:
   Mal topla,tüccarlardan ol.
   Bana şöyle bir vahiyyolladı:
   Rabbini överek tesbih et, secde edenlerdenol.”
83. “Allah için neyi terkedersen, Allah onunyerine senin için daha hayırlısını verir.”
84. “Yüce Allah velî kulunu, cömert ve güzelhuylu yaratmıştır.”
85. “Yüce Allah, şunu yapmayı kendisi sözvermiştir. Yerden yukarı yükselttiği her şeyi, öncelikle olduğu yere tekrarbıraka.”
86. “Kıyamet günü zengin fakir herkes,dünyada iken kedisine sadece doyacağı kadar verilmesini temenni ederdi.”
87. “Dünyada komşusu kendisinden emin olmayankimse, olgun mümin olamaz.”
88. İnsanların sabaha çıktığı her gün, iki melekyeryüzüne iner ve biri şöyle dua eder:
   Allahım, infak edenin verdiğini karşıla,yerini doldur.
   Diğeri de şöyle dua eder: Allahım, infaketmeyip elinde tutanın malını eksilt.”
89. “Fakir olarak öl, varlıklı ölme.”
90. “Allah, bir kul için dünyada kolaylıkverirse, âhirette de kolaylık verir.”
91. “Birinizin, kardeşinin artığını içmesitevazu âlametidir.”
92. “Güzel huylu olmak, insanın mutluluğunusağlar.”
93. “İnsanın boş işlerle uğraşmayı bırakmasımüslümanlığının güzel oluşundandır.”
94. “Günahlar içinde öyle günahlar var ki, onunkefâretini geçim sıkıntısı karşılar.”
95. “Komşusuna eziyet eden bana eziyet etmiş gibi olur. Bana eziyeteden insan daAllah’a eziyet etmiş gibi olur.”
96. “Haksız olduğu halde bir müslümana eziyet eden kimse, Allah’ın eviKâbe’yi yıkmış gibidir.”
97. “Bir kimse, Allah’a karşı iyi bir kul olmayaçalışırsa güçlü ve kuvvetli yaşar. Düşmanının ülkesinde de olsa emniyet içinde gezer.”
98. “Bir kimse, Allah’ın yanındaki değeriniöğrenmek istiyorsa, kendi iç âleminde Allah’a verdiği değere baksın.”
99. “Bir milleti seven kıyamet gününde onlarladiriltilir.”
100. “Bir şeyi seven insan, o şeyi çokhatırlar.”
101. “Dünyasınıseven, âhiretini küstürür, âhiretini seven de dünyasını darıltmış olur. Öyleysesiz kalıcı olanı, kalıcı olmayana tercih ediniz.”
102. “Rabbinelâyık iyi bir kul olanın konuşması dengeli olur; kimseye de kini olmaz.”
103. “Ameldefterinde güzel şeyler görmek isteyen, tövbeyi çoğaltsın.”
104.“Duasının kabul edilmesini, sıkıntısının gitmesiniisteyen, zor durumda olan bir insanın ihtiyacını gidersin.”
105. “Birinsan, Allah’ın hoşlanmadığı bir şeyle, yöneticiyi memnun etmeye çalışırsa,Allah’ın dinini terketmiş olur.”
106. “Gücünüz yettiğince dünya derdindenuzaklaşmaya çalışınız. Bir kimsenin en büyük çabası dünyalık için olursa, Allahonun kaybını çoğaltır ve fakirliğini onun gözüne gösterir. Bir kimsenin de enbüyük gayreti âhiret olursa Allah onun işlerini toparlar. Kalbine de zenginlikve genişlik verir. Bir kulun da kalbi Allah’a yönelirse, Allah müminlerinkalplerini, sevgi ve şefkatle ona çevirir.”

RESÛLULLAH’INDUALARI
Buradakırk bir adet dua vardır.
1.  “Allahım, faydasız ilimden, katınaçıkmayan amelden, senden çekinmeyen kalpten, kabulolmayan duadan sanasığınırım.”
2.   “Allahım, senin kolaylaştırmandan başkakolaylık yoktur. Dilersen üzüntü veren şeyleri kolayca giderirsin.”
3.   “Allahım, beni yoksul olarak vefat ettir,ruhumu zengin olarak alma.Beni yoksullarla beraber dirilt. Bedbahtlarıngerçek mânada talihsizi odur ki, dünya yoksulluğu ile, âhiret azabı birlikteolmuş olsun.”
4.  “Allahım, doymayan nefisten, faydasıznamazdan, kabul edilmeyen duadan, korkmayankalpten sanasığınırım.”
5.  “Allahım, beni çokça şükreden, çokçasabreden eyle; beni kendi gözümde küçük, başkalarının gözünde büyük eyle.”
6.   “Allahım, bütünüyle senden hayır şeyleristiyorum; ister bildiğim şeylerden, ister bilmediğim türden. Şerrin bütünündensana sığınıyorum; ister bildiklerimden olsun, ister bilmediklerimden olsun.”
7.  “Allahım, ayıbımı gizle. Korkumuemniyete çevir. Borcumu ödemeyi nasip eyle.”
8.   “Allahım, bütün işlerde sonumuzu hayırlıkıl; dünyanın perişanlığından, âhiretin azabından bizi koru” (Her kim ki,üstteki duayı okursa, bir belâya uğramadan ölür).
9.  “Allahım, kıyamet günü bizi üzüntüdenkurtar, o gün bizi mahçup etme.”
10. “Allahım, gücümün zayıflığından,çaresizliğinden, insanlara aşağı seviyede gözükmemden durumumu sana arzediyorum. Eymerhametlilerin en merhametlisi!”
   Beni kime bırakacaksın; bana saldıran birdüşmana mı, işimi kendine bırakabileceğim bir dosta mı?
   Bana darılmazsan, başka hiçbir şeye aldırışetmem, zira senden gelen âfiyet durumları çoktur.
   Yerleri, gökleri aydınlatan, karanlığı yok eden keremli zâtınınnuruna sığınırım. Dünyanın ve âhiretin işi o nurla yararlı duruma gelir.Gazabının bana olmasını, dargınlığının üzerimde olmasını temenni etmem. Hoşnutolana kadar sana hamdolsun, güç ve kuvvet sadece senindir.”
11. “Allahım, kalbimi nifaktan, amelimigösterişten, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten temizle. Gözlerin hainbakışlarını ve kalplerdeki gizli şeyleri bilirsin.”
12. “Allahım, beni ilimle zenginleştir, hilimlesüsle, sana iyikul olmayı nasip eyle, beni âfiyetle güzelleştir.”
13. “Allahım, kudretinden bana yaşama sevinciver, beni rahmetine dahil et. Ecelim sanataat halinde iken gelsin. Son nefesimi hayırlı bir amel işlerken al ve buamelimin sevabını cennet eyle.”
14. “Allahım, rüzgârın şerrinden, kuzey (poyraz)rüzgârından sanasığınırım, çünkü o faydası olmayan bir rüzgârdır.”
15. “Allahım, korkumu emniyete çevir, emanetimikoru, borcumu ödemeyi nasip eyle.”
16. “Allahım, bizden ancak senin güç vermenleyapabileceğimiz şeyi istedin; bize öyle bir şey yapacak imkân ver ki, o şey,senin bizden razı olmanı sağlasın.”
17. “Allahım, gerçek mânada kalınacak yerde bizikötü komşudan koru, zira çöl komşuluğu değişir.”
18. “Allahım, bizi güzel işler yaptıkları zamansevinenlerden, kötü işler yaptıklarında bağışlanma dileyenlerden eyle.”
19. “Allahım, gözümden, kulağımdan benifaydalandır; onları da benden istifade edeneyle.”
20. “Allahım, günahımı bağışla, evimi genişeyle, rızkımı bollaştır.” (Üstteki duanın sebebi sorulunca şöyle buyurdu):
   “Bunların biri terkedilebilir mi?”
21. “Allahım sana olan hamdim tertemiz, uğurlu, bereketliolsun.”
22. “Allahım, bana seni zikreden dil, sana şükreden kalp ver.”
23. “Allahım, hatamı, cahilliğimi, işlerimdekitaşkınlığı ve senin bildiğin diğer yanlışlıklarımı bağışla.”
24. “Allahım, beni bağışla, bana merhamet et. Beni can arkadaşı zâtına ulaştır.”
25. “Allahım, sanateslim oldum, sana iman ettim, sana güvendim, seni hakkımı arayan eyledim.Allahım, senin büyük gücüne sığınırım, senden başka ilâh yoktur; beni yoldansaptırmayasın. Sen ölmeyen dirisin, insanlar da cinler de ölecekler.”
26. “Allahım, nimetinin yok olmasından, âfiyetdurumunun değişmesinden, âniden gelecek azabından, olabilecek dargınlığınınhepsinden sanasığınırım.”
27. “Allahım, üzüntüden, tembellikten ve kabirazabından sanasığınırım.”
28. “Allahım, senin büyüklüğünü anlama konusundabize öyle bir anlayış ver ki, sanakarşı gelme konusunda aramızda perde olsun. Sana itaat etme işinde bizi cenneteulaştıracak amelleri nasip eyle. Bize öyle bir yakîn hali ver ki, dünyamusibetlerine aldırmayalım. Kulaklarımızdan, gözlerimizden, gücümüzden yanaöyle nasiplendir ki; bizi mutluluk içinde yaşatsın. Bize zulmedenlerdenintikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı yardımını ulaştır. Dinîişlerimize musibet getirme. En büyük gayemiz dünyalık ve bilemediğimiz şeylerolmasın. Bize merhamet etmeyeni bize sataştırma.”
29. “Allahım, kötü huylardan ve işlerden, boşarzulardan sanasığınırım.”
30. “Allahım, bana faydalı olanı öğret, bilgimiarttır ki, her halde ve durumda sanahamdolsun.”
31. “Allahım, bana öyle bir hal ver ki, sana çok şükredeyim, seniçok anayım, nasihatini dinleyeyim, tavsiyeni tutayım.”
32. “Allahım, gözümden, kulağımdan beniyararlandır; onları benden, bir şeyler alan kıl.”
33. “Allahım, borcun beni yenmesinden, düşmanıngalip gelmesinden, düşmanların şamatasından sana sığınırım.”
34. “Allahım, Cebrâil’in, Mikâil’in, İsrâfil’inrabbi, cehennem ateşinden sanasığınırım.”
35. “Allahım, yüce huzurdan kovulanşeytandan, onun çirkin tahribinden, azdırmasından ve nefesinden sana sığınırım.”
36. “Allahım, senden sağlık, iffeti koruma,güvenlik, güzel huy ve kadere rızâ dilerim.”
37. “Allahım, küfürden, sapıklıktan,âdemoğlunun belâsı olan fakirlikten sanasığınırım.”
38. “Allahım, bizi bağışla, bize merhamet eyle,bizden hoşnut ol, dualarımızı kabulet, cehennem azabından kurtar, cennetine girdir, işlerimizin tamamını bizimiçin faydalı eyle.”
   Dedilerki: “Yâ Resûlallah, bu duanın kapsamını biraz daha genişletsen nasıl olur?”
   Şöylebuyurdu: “Bunlar, hayrın hepsini içinealmadı mı?”
39. “Allahım, günahımı bağışla, bilerek vebilmeyerek işlediğim hatamı affeyle. Allahım, senden hidayet dilerim ki, beniişimde doğruya ulaştırsın; nefsimin şerrinden de sana sığınıyorum.”
40. “Allahım, bana kötü davranana karşı benimiçin yardımcı ol, bedenime âfiyet ver.”
41. “Allahım, ölümün ağırlığını yenmemde banayardımcı ol, onu bana kolaylaştır.”

RESÛLULLAH’INVEFATI
YüceAllah, ona ve ümmetine dinini mükemmelleştirdi. Onlara, nimetlerini tamamladı.
Bilâhare,Peygamberimiz’i, şehidlik rütbesi ile ikram yurduna aldı. Onun şehidlik rütbesialması, Hayber’de kendisine hediye edilen zehirli koyun budundan az miktardayemesinin neticesiydi. Bu sebepten dolayı Allah, onun için şehidliklepeygamberlik rütbesini birleştirdi.
Resûlullahefendimizin hastalığı, hicretin 11. yılında safer ayının son on günü içindebaşladı. O gün, müminlerin annesi, seyyide Meymûne’nin yanındaydı. Hastalığışiddetlenince Hz. Âişe’nin evine taşındı. Peygamberimiz on iki gün kadar hastaolarak yattı.
Peygamberimizrebîülevvel ayının on ikinci günü ebedî âleme göçtü. Âlimlerin çoğunluğunungörüşüne göre o gün pazartesiydi. Onu, Hz. Ali, Hz. Abbas, Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin yıkadılar. Hz. Abbas’ın oğlu Fazl, Zeyd’in oğlu Üsâme de yıkama işineyardımcı oldular. Bu iki delikanlı su döküyorlardı. Evs b. Havlî el-Hazrecî de,bahçe kuyusundan su taşıyarak yıkama işine yardım ediyordu.
Peygamberimiz’innaaşı yıkanırken, gömleği çıkarılmadı. Hz. Ali, eline bir bez parçası sardı;elini gömleğinin altına daldırarak yıkadı. Sabun yerine kullanılan sidir ileovdu. Üç defa yıkadı, üç kat kefene sardı. Bu kefenlerin içinde ne gömlekvardı, ne de başına bir şey sarıldı.
Dahasonra tek tek, grup grup gelen müslümanlar Peygamberimiz’in cenaze namazınıkılıyor; bir grup namazı kılıp çıkıyor, sonra diğer kafile giriyordu.
Bilâhare kadınlar gelip cenaze namazınıkıldılar, kadınlardan sonra da çocuklar geldiler.

RESÛLULLAH’INDEFNİ
Namazişi bitince, vefat ettiği yere defnettiler. Bunun sebebi de Peygamberimiz’in şuhadîs-i şerifi idi.
“Herpeygamber, öldüğü yere defnedilir.”
Yatağıtoplanarak altı kazıldı; onun cennet bahçesi kabri açıldı.
Kabreyerleştirme işinde Üsâme ve Evs yoktu. Mübarek kabrin tabanına, bazan giydiğikadife serildi; bunu bazan giyer, bazan da oturduğu yere sererdi. Şöylediyenler de olmuştur: “O kadifeyi, ondan sonra hiç kimse giymedi. O kadifeetrafı saçaklı bir kilimdi. Kadife, kabre yerleştirme işi yapılmadan önceçıkarıldı; kabrin bir yanı yarılarak lahit yapıldı. Üzerine dokuz kerpiçkonularak kapatıldı.
Üzeridam gibi oldu. Ne tümsek ne de yer seviyesindeydi. Bütün bu yapılanlardan sonrakabrin üzerine soğuk su serpildi. Bundan sonra insanlar yani inananlar,beraberce onun için taziye yaptılar. Akıllar durgunlaştı, diller tutuldu, âdetadünya kararmış gibiydi.
Resûlullah’ındefnedildiği gece salı veya çarşamba gecesiydi. Peygamberimiz’in bu âlemdengöçmesiyle vahyin kesilmesi neticesinde âdeta gece iyice kararmıştı.
Enesşöyle anlattı: “Peygamberin kabrine elimizle toprak atmaya gücümüz yoktu. Hattaböyle bir şeyi kalbimiz kabuletmiyordu. Onun vefatı musibetlerin en büyüğü idi. Felâketlerin en korkuncuidi. Bu sebepten insanlardan birçoğu dinden çıktılar.” Hatta dediler ki; üçmescid hariç, diğer mescidlerde bulunan cemaatin çoğu dinden dönüp mürtedoldular. Sonraları yüce Allah, insanlara lutfu ile yardımda bulundu; dininiterkedenler perişan oldular. Allah’a hamdolsun hakiki müslümanlar ve İslâm diniyardım gördü.
Burayakadar anlatılan konular, Peygamberimiz’in hayatından bir bölümdür, hermüslümanın en azından bu kadarını bilmesi faydalıdır. Bunlar, birçok kitaptanve onların şerhlerinden özet olarak aktarılmıştır; bunlar genişçe anlatılmışolsa ciltlere sığmaz.
Buradakibilgiler diğerlerinden ayırt edilip ezberde tutulması daha uygundur.


Share|

0 yorum:

Yorum Gönder

ÖZLÜ SÖZLER

Hayatını Neye Adadın? Gavs-ı Bilvanisî Abdülhakim Hüseynî k.s. şöyle der: “İhlâs, Alemlerin Rabbi olan Allah’ın emir ve hükümlerini sadece onun rızası için yapmak, bütün gücünü bunun için sarfetmektir. İhlâs, ilahî emirlere sebat göstermenin özüdür. İnsan kıymet verdiği ve düşündüğü şeye göre kıymet kazanır. Hayatını şöhret ve şehvete adayan kişinin sonu hiç kuşkusuz hüsrandır.”
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Özel Arama
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Toplam Sayfa izleme